AVUKAT OLMAK
- Lawis Love
- 10 Eyl 2021
- 3 dakikada okunur
Röportaj: Av. Fatih KARABULUT
Röportajı Yapan: Zeynep TORUN
Merhaba öncelikle, röportajımızın başında sizi tanımayı istiyoruz. Hayat hikayenizi kısaca bizimle paylaşır mısınız?
Ben Elazığ’da doğdum ilk, orta ve lise eğitimimi bu şehirde gördüm. Elazığ Gazi Endüstri Meslek Lisesi Bilişim Teknolojileri Alanı Web Tasarım Dalından mezun oldum.
Endüstri Meslek Lisesinden mezun olup Hukuk Fakültesini kazanmak zor olmadı mı?
Oldu tabiî ki üniversite sınavında ilk yılımda barajı dahi aşamadım çünkü o dönemler katsayı zulmü olduğu için, sınava alan dışı tercih yaptığınızda -20 puan ile giriyordunuz. Ancak daha sonrasında katsayı kalktı ancak bu defa da hiç dersini görmediğimiz 2. Bölüm derslerinden sınava girdim. Sonuç itibariyle çok yoğun bir hazırlık sürecinin ardından Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdim. Hatta şöyle bir anımı paylaşayım konu ile ilgili hukuk fakültesi 2. Sınıfta Uluslararası Kamu Hukuku dersini aldığım hocamız Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı ile bir konuşmamızda meslek lisesi mezunu bir hukuk fakültesi öğrencisi olduğumu öğrendiğinde inanmakta bayağı güçlük çekmişti. (Gülüyor)
Hukukçu kimliğinizi tanımlayacak olsanız bu nasıl olurdu?
Bir dönem tiyatroda da sahnelenen merhum duayen üstadımız Faruk Erem’in ‘Bir Ceza Avukatının Anıları’ kitabında, “Suçluyu kazıyın altından insan çıkar” sözü meşhurdur bilirsiniz. Ben de bu söz ışığında şunu söylemek istiyorum “Hukukçuyu kazıyın altından insan çıkar.” Evet her hukukçu, hukuk nosyonuna sahip olmalıdır ve hukukun evrensel ilke ve esasları ışığında, teoriyi pratiğe taşımalıdır. Ama bunu yaparken tek düze bir anlayışa sahip olmamalıyız ve şekilcilikten münezzeh olmalıyız çünkü her hukukçu aynı zamanda bir insandır ve her insanın kendini giyimiyle, mizahi anlayışı ile, dili ile ve çalışma biçimi ile kendisini ifade ediş biçimi farklıdır. Hukukçu kimliğimi tanımlayacak olursak; Ben doğal hukuk evreninin ideali ile pozitif hukuk evreninin gerçekleriyle yaşayan bir hukukçuyum.
Neden avukatlık mesleğini seçtiniz?
Hukuk Fakültesini kazandığım yıla kadar avukatlık mesleğine dair pek bir şey bilmiyordum. Sadece derginizin kurucularından olan ve çocukluk arkadaşım olan Av. Furkan AKBULUT’un çocukluktan beri ben avukat olacağım diyerek daha sonrasında hukuk fakültesine gitmesinden mütevellit bazen avukatlık mesleği ile alakalı sohbet ediyorduk o kadar. Ama hukuk fakültesini kazandığım yıl hazırlık sürecinde gece 3’te yatıp sabah 7’de kalkıyordum iyi bir puan alıp iyi bir fakülteye kayıt yaptırma hayali kuruyordum. Tabi bilirsiniz o dönemde insanın en büyük eğlencesi de boş vakitlerde tercih rehberini incelemektir. Ben de eşit ağırlıktan hazırlandığım için tercih rehberinde puan sıralamalarını incelemeye direkt olarak PDR bölümünden başlıyordum hukuk fakültesine bakmıyordum bile çünkü çok uzak bir hedef olarak geliyordu bana. Ancak çok yoğun, sistemli ve dış dünyadan tamamen izole bir çalışma sonucunda hukuk fakültesini kazandım ve bu çarpık bir sınav sisteminin içinde kaybolmuş bir meslek lisesi öğrencisi olan benim için hayallerimin ötesiydi.
Avukatlık mesleğini icra ederken ilgilendiğiniz spesifik alanlar nelerdir? Çalışma şeklinizi paylaşabilir misiniz?
Ben şirket danışmanlığını seven ve bu alanda faaliyet göstermeyi seven bir avukatım çünkü protokolleri yazmak, müvekkil şirketi ziyaret edip çıkması muhtemel hukuki problemleri önceden tespit edip müvekkil şirkette sorun çıkmasını engellemek suretiyle önleyici hukuk hizmeti vermek beni mesleğimde mutlu eden şeylerdir. Mesela müvekkili mağdur etmemek kaydıyla arabuluculuk mekanizmasını kullanıp yorucu ve yıpratıcı dava sürecine girmeden çözüme ulaşmak da beni mutlu eder. Ancak bir alanda takılı kalıp mesleki üretkenliği ve dinamizmi kaybetme tehlikesine karşın yüksek lisans tezimi bambaşka bir konuda yazıyorum “Konut Hakkının Sağlanmasında Devletin Yükümlülüğü” diye ve yazarken çok keyif alıyorum zaten bu tezimi kitaplaştırmayı da düşünüyorum. Benim çalışma stilim biraz değişkendir çünkü bazen evden çalışırım bazen sabah takım elbisemi giyer ofisime gider orada çalışırım bazen kot pantolon tişört ile ofise akşam vakti gelir çalışırım. Yani duruşma günleri ayrı bir çalışma stilim oluyor diğer günler ayrı bir stilim oluyor.
Bu hayat koşturmacası içerisinde zaman ayırmaktan keyif aldığınız neler var?
Fırsat buldukça Muay Thai yapmak için spor salonuna gidiyorum ve cidden iyi geliyor çünkü spor yapmak insana stres ile baş etmeyi ve kriz anlarında soğuk kanlı olmayı uygulamalı olarak en sert biçimde öğretiyor. Mesela cuma günleri Beşiktaş’ ta ki Maçka parkında ise Masterlaw organizasyonları oluyor oraya da gidiyorum ve Masterlaw’ın her hafta bir film bir konu konsepti olduğu için haftanın filmini izleyip organizasyona katılıyorum ve orada güzel bir muhabbet ortamı oluyor.
Yolun henüz başındaki bir hukukçuya verebileceğiniz en kıymetli gördüğünüz tavsiye ne olurdu?
Herhangi bir tavsiyem yok çünkü herkesi hukuk camiasına getiren yol, düşünce ve hayat farklıdır onlara tavsiye verebilmem için hikayelerini bilmem lazım hatta bazen bilmek yetmez yaşamam lazım diye düşünüyorum ve şunu da eklemek istiyorum insanlara tavsiye verirken çok dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü bizim yolun başında olan bir hukukçuya verdiğimiz tavsiyenin belki de hukuk camiasına yeni bir soluk getirecek genç bir hukukçunun o özgür zihninin sınırlarını daraltmasına sebep olabileceğini daima düşünmeliyiz.
Çok teşekkür ederiz, son olarak sizin eklemek istediğiniz birkaç cümle ile röportajımızı sonlandırmak istiyoruz.
Umarım bir gün Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bize hedef olarak belirlediği muasır medeniyetler seviyesine çıkmış bir ülkede kutuplaşmadan barış içinde yaşarız. Son sözümüz de bu olsun.
Comments